#HeForShe
Birleşmiş Milletlerin başlattığı, ülkemizde de Koç Holdingin desteklediği He for She kampanyasını ben de destekliyorum. Siz de desteklemek isterseniz http://www.heforshe.org/tr/ sitesini ziyaret edebilirsiniz. Bu arada katıldıktan sonra ülkesel bazda kaç adet katılım olduğunu görüp şaşıracaksınız.
Öncelikle ülkemizdeki kadınların konumlandırması hakkında düşüncelerimi paylaşacağım. Malumunuz genel algı kadınların ikinci sınıf olduğudur. Genel yakın ikinci algı türü ise pozitif ayrımcılıktır. Bu algı karmaşasının içerisinde feminen ve kadın üstünlüğüne dair radikal girişimler olduğu kadar cinsiyet eşitliği konusunda da görüş bildiren kesim var. Peki ben neredeyim? Ben sonradan adını koyduğum fakat ruhen inandığım taraf olan cinsiyet eşitliğinden yanayım.
Kadın Nedir?
Anadır, kardeştir, sevgilidir, eştir. Bizden çok uzakta değildir. Aksine İçimizdedir. Kadından geldik, kadına ulaşmaya çalışırız. Kadın üretendir. Kadın mimardır. Tasarımcıdır. Değiştiren, Yönlendiren ve eğitmendir. Kadın hem kendini hem erkeği doğurur. Her şey kadından başlar. Çok sevdiğim meşhur bir söz var. Bir erkeği eğitirsen eğitimli bir erkek olur. Fakat bir kadını eğitirsen bir kuşak eğitilir.
Nedir Bu Cinsiyet Eşitliği?
İsmini eski şirketimin bağlı bulunduğu holdingden öğrendim. Burada bazı kurumlarda popüler olan pozitif ayrımcılık yerine cinsiyet gözetmeyen bir sistem hakimdir. Yani bir işe alım, pozisyon değişikliği veya terfide adayın yetkinlikleri ön planda tutuluyor. Cinsiyetine bakılmıyor. Çoğumuzu düşünce olarak hayal kırıklığına uğratan bu davranış aslında tek insancıl olanı.
Kadınlar Anlattı, Biz Utandık
Geçtiğimiz günlerde yaşanan Özgecan vahşetine kadar dışarıdan görebildiğim bir düzensizlik aslında. O üzücü olayın ardından sosyal medyada yapılan #sendeanlat platformuyla gerçekte olanları okuyup, dehşete düştüğümü anlatabilirim. O kadar vahim şeyler yaşanmış ve yaşanmaya devam ediyor ki. Bırakın erkeklikten, İnsanlıktan soğuyorsunuz. Sürekli birlikte olduğunuz insanlar arasında cinsiyet sorgulamak, davranışları düzenlemek ve sınıf ayrımı yapmak daha basit kalıyor. Bu duyduklarım kurgu olamaz. Bu yaşananlar gerçek olaylar.
Genelde bilinçaltımıza ekilmiş bazı tohumlar gereği kadını sahiplenme ve koruma hareketlerine girişiriz. Mesela toplu taşıma da bulunduğu konumda rahatsız olduğunu anladığım kadınlara yer verme veya daha korunaklı yerlere geçirme hareketi yaparım. Bu bile cinsiyet eşitliğine aykırı. Ama şartlar o an onu gerektirdiği için yapıyorum. Mesela tenha bir yolda, akşam veya sabah önümdeki kadın benden rahatsız olmasın diye biraz açık yürümek veya onu geçmek gibi hareketlerim de oluyor. Bu da yine karşı taraf kendisini iyi hissetsin diye yaptığım hareketler.
Fakat her iki cinsiyette de bu bilinci değiştirecek adımlar gerekiyor. Sanmayın ki bu eşitsizlik sadece bizde yaşanıyor. Sadece doğu toplumlarına özgü. Tüm dünyada yaşanıyor bu acı tablo. Maalesef öyle bir dünyanın içerisindeyiz ki tüm milletlerde “olağan karşılanan” bu durumu değiştirmeye birey olarak gücümüz yetmiyor. Bu kampanyayı canı gönülden desteklememin esas sebebi de budur.
Peki Bütün Bunların Sorumlusu Kim?
Erkekler, kadınlar, çevre, kültür veya eğitim. Hepsi olabilir. Fakat bu algının değişmesi için herkesin çaba göstermesi gerek. Önce biz değişeceğiz. Bu düşünceleri topluma ve yaşadığımız çevreye enjekte edeceğiz. Davranışlarımız eşit olacak. Hepimiz insanız. Her cinsiyet eşittir. Her birey karşı cinsine saygı göstermeli. Cinsiyeti için değil, yetkinliği için, insan olduğu için belirtmeliyiz. En önemlisi kadınlar kendilerine inanacak ve güvenecek. Bizzat kendilerini destekleyecek. Dışarıdaki algıyı iç dünyasına yansıtan kadınların da değişmesi gerekir. Günümüzde kadınların yüzde 67 si yine kadınlar tarafından mobbinge maruz kalmaktadır.
Nasıl İnsan Olunur?
Kimse insan olarak doğmaz. İnsanlığa uygun doğar. İnsan olmayı doğduktan sonra öğrenmeye başlarız. Kimisi de öğrenemez. Ama insanlık tohumu her bireyin içinde saklıdır. Dış dünya onu açığa çıkarana kadar da içinde kalır. Hani birisi için insanlığını kaybetmiş denir ya. Aslında o kişi insanlığını bulamamıştır. İnsanlığı öğrenen, öğreten ve çevresiyle paylaşan bireyler olalım. Toplumda öne çıkalım.
Bunun için bugün başlayalım. Önce en yakınımıza, ailemize, komşumuza sevdiklerimize ve sevenlerimize ifade edelim. Bu insani sorumluluğun birer elçisi olalım. Çemberin dışındakileri içeri dahil edelim. Ne maskulen ne de feminen düşünceye sahip olmadan, yalnızca insan olarak yapalım. 5 yıl değil, 10 yıl da değil. Ama elbette birileri değişecek ve senin onun hayatına dokunduğun gibi o da birilerini değiştirecek.