Varsayım, genellikle bir tahmin belirten düşünme biçimidir. Yani olayları, davranışları ve sözleri önceden tahmin ederek ona göre davranmaya varsaymak diyoruz. Bu tahmini yaparken de duruma ve kişiye göre analiz yapıp sonuca en kısa yoldan ulaşmaya çalışıyoruz.
- Gelmezsin sandım. O yüzden haber vermedim. Bilseydim kesin söylerdim.
- Ben öyle düşündüğünü sanıyordum.
- Sen böyle dedin sandım.
- Seversin diye düşündüm.
- Bunu istiyorsun zannettim.
- Bence Ufolar gerçek.
Gibi birçok durumda karşı tarafa bir fikir veya karar dayatıyoruz. Varsaydığımız her konu aslında başkası hakkında otomatik görüş bildirmek oluyor. Bu da iletişimi baltalayan en önemli gerekçelerden biridir.
Herhangi bir durumda karşımızdakine atfettiğimiz görüş, eğer tanıdığımız birisiyse daha önceki söylemleri, tercihleri, davranışları etkili oluyor. Yabancı bir kişide ise tepkisi, mizacı ve söylemleri varsayım için bir sebep.
Önüne kolaylıkla geçilebilecek bir konu değil. Bu, zihnimizide yeşeren bir otomatik tamamlama seçeneğidir. Yani karşı tarafın gerçekte ne istediğini öğrenmeye çabalamaktansa otomatik bir yargıya vararak geçiştiririz.
İşyerinde Varsayım
İşyerinde yaşanan varsayım örnekleri de vardır. Genelde işyerinde oluşan sosyal ortam belirli sınırlar çerçevesinde olduğu için detaya inme veya üsütüne soru sorma alternatifleri çok kullanılmaz. İletilen mesaj direk alınır. Bazen varsayılır, bazen de yanlış aktarılır. Bu sebeple iş yerinde çeşitli gerginlikler oluşur. Önüne geçmek için 2 çözüm bulunuyor. İlki mesajı doğru iletebilmek. Bu en önemlisidir. Çünkü mesajı karşı tarafın net ve tek seferde anlayabileceği şekilde ilettiğimizden emin olmalıyız. Aksi halde yanlış anlaşılma kaçınılmaz oluyor. İkincisi ise varsaymadan doğrusunu öğrenmek. Kafamıza takılan flu kalan ve anlamadığımız noktaları bulunan mesajları netleştirebilmek adına sorular sorabiliriz. Aksi halde kopuk iletişim boşa geçmiş bir zaman ve yanlışlığa bağlı gerilimler yaşayabiliriz.
Sosyal ortamda da karşılaştığımız birçok durum var. Mesela hediye alırken birisine hoşlanacağını düşündüğünüz bir eşya alırsınız. Oysa kişinin bu eşyayla alakası yoktur. Sizin kafanızda bir eşleştirme yapılmış ve o eşya o kişiye atfedilmiştir. Kesin sever kesin kullanır dediğiniz şey alakasız bir hediye olmuştur. Ya da kişinin duruşundan ve davranışlarından farklı bir anlam çıkarıp yolunuza devam edersiniz. İşte o zaman da zincirleme hatalara gebe olan bir dizi olay yaşarsınız. Bu da yine sorun yumağı olarak size döner.
Varsayacağını Varsayım! (Varsayception)
Bu daha da garip bir durumdur. Mesela bir kişiye geri bildirim vereceksiniz ve onun bu konuyu yanlış anlayacağını varsayıyorsunuz. Ne ilginç bir paradoks değil mi? Böyle bir durumda da en kolay yöntem geri bildirim iletmemek oluyor. Bu daha da kötü sonuçlar doğuruyor.
Varsayım ile ilgili gelişen olayların çoğu varsayacağını barsaymaktan ileri geliyor. Yani daha adım bile atmadan atılacak adımın yanlış anlaşılma durumunu düşünüp ona göre hamle yapıyoruz. Freud’un güzel bir sözü vardır; “İte dolanmaktansa, çalıyı dolaşmak iyidir” diye. Konu tam da buraya geliyor. Kendimizden veya karşıdakinden emin değiliz. Sonuçları kestiremiyoruz. Ama en güvenli hareketi seçmeye çalışıyoruz. Yani varsayıyoruz.
Bir iş devri veya delegasyonda da aynı durum geçerli. Çok düşünen biriyseniz genelde karşı taraf adına düşünür ve kesin şöyle varsayar, böyle düşünür diyerek canınızı sıkıyorsunuz. Sonra da varsayacağına o işi de ben yaparım diyorsunuz. Böyle diyorsanız geçmiş olsun. Mis gibi bir iletişim kangreniniz olmuş demektir.
Ön Yargı mı? Varsayım mı?
Varsayım ile ön yargıyı karıştırmamak gerekiyor. Aralarında ince bir çizgi var. Varsayım, daha duruma göre alınan karar ve gösterilen davranışları ifade eder. Ön yargı ise, belirli tetiklemeler veya travmalar neticesinde oluşan sabit tutumlardır.
Bütün erkekler aynıdır cümlesi bir ön yargıyken, Seni de herkes gibi sandım cümlesi bir varsayımdır. Yani “Bence” kelimesiyle başlayan cümleler varsayım olurken, “Genelde” diye başlayan cümleler önyargı olabilir. Ufo örneğinden de yola çıkabiliriz. Piramitleri Ufolar yaptı önyargı iken, Bence Ufolar gerçek demek bir varsayımdır.
Varsaymamak için ne yapabilirsiniz?
Soru sorun. En basit yöntem budur. Doğru sorularla kişinin ne demek istediğini anlayın. Bunu yaparsanız zihninizde “hımm demek buymuş” sesini duyarsınız. Bu sorular size doğru iletişim için bir kapı aralar ve sorunları aza indirirsiniz.
Doğru analizler yapın. Kişinin beklentilerine, durumuna ve sözlerine odaklanın. Bu, farklı durumlarda verilen mesajları karıştırmamayı sağlar. Duruma ve konuya özel verilen tepkileri genele yaymazsanız varsaymamış olursunuz.
Sizlerin de varsayım ile alakalı yaşadığı talihsiz anılar varsa paylaşırsanız sevinirim.