Eğitim sürecinde eğitmenin önemi
Tekrarcı mı, Uygulamacı mı, yoksa Tecrübeli mi? Bir eğitmen de olması gereken en temel özellik nedir? Muhtemelen herkes en bilgili hangisiyse o, demiştir. Peki şartlar eşit ise. Yani aynı bilgi birikimine sahiplerse. Yaşanmışlıklar, Algıya açıklık ve Kapasite farkı… İşte şimdi biraz düşünmek gerekiyor. Hatta düşünürken bir de yansıma yapalım. Hayvanlar aleminden esinlenelim.
Hayvanlar aleminde eğitim herkesin bildiği üzere Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki ilk basamaktan oluşuyor. Yani beslenme, barınma ve güvenlik. Bunlar temel ihtiyaç. Beslenme konusunda ilk amaç avlanma tekniği. Peki bu teknik genetik mi? Yoksa sonradan öğrenilen bir olgu mu? O konuda araştırma yapan bilim adamları tek konuda hem fikir. Genetik olabilir, ama avlanmada ki en temel gereksinim eğitim sürecidir. Eğitim sürecinde yaşanan tecrübe bir aslanın yetişmesinde ve avlanmasında büyük önem arz ediyor. Yavru bir aslan için ilk gereklilik; çok iyi avlanabilen bir annedir. Dolayısıyla “eğitmenin iç güdüsü bile önemlidir.”
Bu örneğimizden yola çıkarak iş yaşamında biraz gezintiye çıkalım. Mesela yöneticilere bakalım. Hangi yöneticinin yetenekli ve becerikli olduğu konusunda az çok fikir sahibiyiz. Peki bu kişiler yöneticilik yolunda kimlerle çalıştılar. Eğitim konusunda ihtiyaçlarını ve strateji planlarını kimlerden öğrendiler. Kısacası ustaları kimdi? İşte buradan hareketle, yöneticinin olaylara karşı bakış açısı ve aldığı kararlar hep eğitmeninden kalma bilgi kırıntılarıdır. Bu bilimsel bir araştırma değildir. Sadece bireysel gözleme dayanarak öne sürdüğüm bir görüştür.
Hani bir olay karşısında birinin aldığı kararı ve yahut yaptığı hareketi hemen eğitmeniyle ilişkilendiririz ya. İşte öyle birşey. “Kimin öğrencisi” deriz övünerek. Ve yahut yereriz, kılavuz=karga eşliğinde. Kesesi kuruştan, ne beklersin bu işten.
Ne görürsen onu bilirsin. Bir olay karşısında ustamızı yadeder ve onun davranışlarını aklımıza getiririz. Ne tedbir almış, nasıl bir tasarrufta bulunmuş ve ne düşünmüş diye. Eğitim sürecinde çok şey öğrenmekten ziyade tecrübesinden yararlanmaktır asıl mesele. Diyeceğim şudur ki; siz sorunun cevabı yerine formülü öğrenin. Soruyu zaten çözersiniz.
Eski zamanlarda kişiler hocasının ismiyle anılırdı. Hatırlayın, çoğunuz okulda keşke şu hocadan ders alsaydım ve yahut iyikide bu hoca dersime girdi derdik. Konu aynı, müfredat aynı. Neydi farklı olan? O da eğitimcinin ders anlatımı. Aynı durum yönetici için de geçerli. Yöneticinin iş yapış biçimleri ve bakış açısı farklı olduğu için, yönetici adayını doğrudan etkilemektedir. Kimisi prosedürlere bağlıdır, kimi inisiyatiflerine. Kimisi de tek başına karar alamaz ve bir vesait sistemine gebe.
Son kez soruyorum size; Eğitimci mi belirler Başarıyı? Yoksa alınan Eğitim mi?