Yetenek konusunda metaforik anlatımlarda en çok başvurduğum konu spor ve de özellikle futboldur. Neticede bir konuyu karşınızdakine aksettirirken onun daha basit anlayacağı bir örnek seçmeniz, meramınızı dile getirmenin en kolay yoludur. Yılmaz Vural İnsan Kaynakları Zirvesinde İş Dünyası ve Futbol Konuştu.
HrDergi konferansında pek rastlamadığımız bir örnekle karşılaştık. Spor dünyasından bir örnek vardı sahnede. Teknik direktörlükte övünülecek veya övünülmeyecek birden çok rekora sahip Yılmaz Vural, eleman.net in katkılarıyla 2. günün ilk oturumunda karşımızdaydı.
Futbolda ve iş hayatında yetenek arayışı, yönetimi ve gelişimi birbirine benzerdir. Önemli olan en yetenekliyi bulmak değil, o pozisyonun ihtiyacına yönelik en iyiyi bulmak dedi. Departmanlar dışarıdan daha basit görünür. Yönetilmesi ve planlanması daha kolaydır. Ama işin içine girdiğinizde tüm zorlukları yaşarsınız. Davulun sesi uzaktan hoş gelmiştir.
Futbol ve İş Dünyasının Benzerlikleri
Futbolda da böyledir. Takımı yönetmek şirket yönetmek gibi zor ve emek isteyen bir görevdir. Ben de Yılmaz Vural’a torpilli atamayı sordum. Malum, bir pozisyon açığı için adayları araştırırken üst taraftan bir cv uzatılır size, bunu al diye. Uygun olmamasına rağmen alırsınız. Bu da hocanın istediği futbolcu yerine başkanın gerekmeyen pozisyona bir futbolcu alması gibidir. O da bana oyunu kuralına göre oyna. Yoksa benim gibi işsiz kalırsın dedi. Ben de cevaben; eğer oyunu kuralına göre oynasaydım, yaka kartımda Şirketimin ismi yazardı. Ama sadece ik blogger yazıyor dedim. Son olarak o da bana ithafen, desene iş dünyasının da Yılmaz Vural’ı sensin =)
Yılmaz Vural ile İnsan Kaynakları Zirvesinde İş Dünyası ve Futbol
Yılmaz Vural spor dünyasında olan çeşitli durumlardan örnekler veriyordu. Garip ama, o örneklerin çoğu iş dünyası için de geçerli. Ego savaşları, yöneticiye yaranma çabaları, dedikodu, kışkırtma aklınıza gelebilecek hemen her şey. İş dünyası da futbol gibi kirli ve bulaşıcı çeşitli oyunlar oynar herkese.
Yılmaz hoca 1 nisan 2015 itibariyle FIFA kararıyla futbolda menejerlik sistemini yasaklayacağını duyurdu. Bu tarihten itibaren futbolcuları kariyer sitelerinde görebiliriz. Ben sizden sarışın, mavi gözlü, 1,90 cm boyunda bir stoper isteyeceğim. Siz de bulacaksınız diyerek espri yaptı. Futbol adamı olmasına rağmen iş dünyasına da pek uzak durmuyordu. Ben de kendisiyle yaptığım özel sohbette kendi işe alımcısının ben olacağımı ve futbolcu alımlarına bakacağımı ilettim. O da gülerek kabul etti.
Neşeli bir sohbetin ardından Yılmaz Vural’ın yanından ayrıldım. Ve kafamda çeşitli sorular belirdi. İş dünyasıyla futbol birbirine o kadar benziyordu ki. Mesela Aziz Yıldırım patron, Fikret Orman ise genel müdür. Patron şirketlerinin hali meydanda tabi. Aziz Yıldırım çok yönlü bir insan. Her işi kendisi yapmak istiyor. Her proje onun elinden geçsin. Her karar onun ağzından çıksın. Tabii bir de şöyle bir gerçek var. Tek büyük patron o ve kim popülerlikte sivrilirse kapı dışarı. Egolu bir patron görüntüsü mevcut. Aynı şeyi Ünal Aysal da Fatih Terim’e yapmış ve eleman diyerek onu pasifize etmişti.
Egoların çarpıştığı dağda ot bitmez.
Her sektör ve kurumda geçerli olan şey budur. İçeride birisinin yetkinliği, egosundan küçük ise orada yanlış kararlar alınıyor demektir.
Futbol ile ilgili diğer yazılarım:
Gerçek bir başarı öyküsü: Jamie Vardy