Yanlış kişiye yetki verme ya da yönetici yapmak çoğu kurumun kaçınılmaz düştüğü hatadır. Bu hata en üst seviyeden en alt seviyedeki yöneticilere kadar belirli rutinlerde tekrarlanır. Yanlış kişi, aldığı yetki ile işin eksik, hatalı, yavaş veya alakasız bir şekilde sonuçlanmasına sebep olur. Ama sonuçlar bu kadarla kalmaz.
Yanlış kişi kimdir? ve nasıl tanırız?
Yetki vereceğimiz kişinin yanlış olup olmadığını anlamanın 2 yolu var.
- İlk yol yetkinlik seti. Yani, kişinin ilgili işle doğrudan ve dolaylı olarak bağlantılı olan çeşitli yetkinlik, donanım ve bilgiye sahip olabilmesi gerekiyor. Bu yetkinlik çerçevesinde çeşitli deneyimler yaşamış, vizyoner, yorum ve analiz yapabilir olması gerekiyor. İş dünyasının en net olduğu konu bu. Bunları tespit edebilmek adına çeşitli diploma, sertifika, iş deneyimi veya proje çıktılarını görmeye çalışırız.
- Yanlış kişiyi tanımlayan ikinci yolu ise kişiliktir. İşte bunu tanımlamak adına yaptığımız en popüler araç kişilik envanteridir. Bu genel kanıyla doğru ama bütünüyle eksik bir çözümdür. Eksik olmasına sebep olan kısımları genellikle bireyin insanlarla iletişim, davranış ve onlar hakkında düşündüğü kanaatleri, bizler binlerce yıllık gelişime sahip kişilik envanterleriyle göremiyoruz. Çünkü envantere konu olan kişilik tiplerinde kötü diye bir karakter yoktur. Her karakterin olumlu ve olumsuz yanları olabilir. O da duruma göre. Yani aradığımız şeyleri o testlerle bulmak imkansızdır. Sadece test sonucuna baktığımızda dünyanın en başarılı iş adamıyla dünyanın en tehlikeli seri katilinin, en başarılı pop yıldızıyla dünyaca ünlü bir suç imparatorluğunun başındaki kişinin aynı karakter yapısına sahip olduğunu görürüz.
Kişilik envanterinde net olarak göremeyeceğimiz bazı maddeler:
Ego, kibir, kindarlık, sapıklık, önyargılı olmak, ırkçılık, cinsiyetçilik, takıntılı olmak, dogmatik, sorgulamamak, melankolik, agresiflik ve çeşitli psikolojik rahatsızlıklar.
Sigmund Freud tarafından Bilinç Dışı (id) olarak ifade edilen bazı dürtüler, açığa çıkmaya fırsat bulduklarında normal bir döngüymüş gibi garipsemeden gerçekleştirilir. Eğer bilinç dışında yer alan dürtüleri bastırmak için enerji harcamazsak, bu enerjiyi o dürtüleri beslemek ve hayata sokmak için harcarız. İnsanlar, iç güdülerini sürekli bastırmaya uğraşır. Bu bastırılmışları bırakma fırsatı buldukları an, kendinden güçsüz olanı ezmeye, tecavüz etmeye, yok etmeye kodlanmıştır.
Yani, olası yanlış kişilerin olmadığı bir senaryoda durum ve koşula göre yanlış kişi olma yolculuğu gerçekleşebilir. Konu birkaç diploma ve sertifikadan nasıl da bu tip konulara geldi derseniz; Hızlıca bazı psikolojik deneylerden örnekler vermek isterim.
Deney 1 Tehlikeli Gösteri
İlk hatırlatmak istediğim örnek Marina Abramovic isimli ünlü performans sanatçısının 1979 yılında Napoli’de gerçekleştirdiği “Rhythm 0” isimli heykel çalışması. Marina, bu performansta heykel gibi duracak ve insanlar gelip istedikleri şekilde o heykele davranabilecekti. Tabi ilk başlarda gayet güzel başlayan performans her adımda daha da kötü, korkunç ve vahşi bir hale geldi. Performansa katılım gösteren kişiler belirli bir segmente sahip olmayan halkın her kesimini temsil ediyorlardı. Oldukça vahşi ilerleyen performans, son noktaya geldiğinde gayet şefkatli davranan bir azınlık tarafından sona erdirilmiştir.
Deney 2 Şiddetli Akım
Bir diğer bahsetmek istediğim örnek Stanley Milgram tarafından, Nazi askerlerinin savaş suçlarını işlerken kişisel isteklilikle mi, yoksa otoriteye itaat ederek mi davrandıklarını görmek için düzenlediği bir sosyal deney. Katılımcılar ilan yoluyla bulundu. Karşılığında bir miktar para alacaklardı. Kitle, ilkokul bile bitirmemişlerden, doktora mezunlarına kadar geniş bir skalaya sahipti. Deneyde katılımcı ve rol yapan bir kişiye ufaktan büyük şiddete kadar elektrik vermesi üzerine kurulu. Habersiz katılımcıya sürekli şiddeti artırması ve devam etmesini telkin eden bir otorite karakter eşlik ediyor. Rol yapan kişi ise şiddete maruz kaldıkça daha fazla acı çekiyormuş gibi ses çıkarıyor. Bu deneydeki katılımcıların çok az bir kısmı şiddet uygulamaktan vazgeçmiş ve deneyi yarıda kesmiştir. Diğer herkes şiddet uygulamaya devam etmiş ve otoriteye boyun eğmiştir.
Deney 3 Ölümcül Doz
Milgram deneyine benzer bir diğer deney de psikiyatrist Charles Hofling tarafından gerçekleştirilmiştir. Bir hastanede çalışan 22 hemşire seçilir ve daha önceden 10 mg ın üstünde verilmesi halinde ölümcül olacağı söylenen bir ilaç kullanılır. Hemşirelere hastane dışından bir doktordan hastalara 20 mg ilaç verilmesi talimatı iletilir. Hemşireler sorgusuz bir şekilde ilaçları alıp hastaların odalarına giderler. Sadece 1 tanesi duruma itiraz eder ve insan sağlığının verilen emirden daha üstün olduğunu savunur.
Deney 4 Hapishane Simülasyonu
Stanford Üniversitesi‘nde 1971 yılında gerçekleştirilen deneyde bir grup araştırmacıya psikolog Philip Zimbardo liderlik eder. Deney gereği gardiyan ve mahkûm rollerini oynamak üzere 24 öğrenci seçilir ve üniversitenin psikoloji binasının bodrum katında hazırlanan sahte hapishaneye yerleştirilir. Mahkûm ve gardiyanlar hızla rollerine uyum sağlar. Deney, beklenenin aksine tehlikeli boyutlara ulaştır ve psikolojik travmalara neden olmaya başlar. Birçok mahkûm duygusal travma yaşarken, gardiyanların çoğu gerçekten sadistik eğilimler gösterdikleri için yargılandı. Mahkûmların ikisi daha deneyin başında çıkarılmak zorunda kalındı. Zimbardo dahil herkesin rolüne iyice kaptırdığından emin olduktan sonra altıncı günün sonunda deneyi bitirdi.
Bu tip içgüdülerin ortaya çıkarılmaması için sistemin sürekli en uygun şartları koruması gerekir. Mesela kırık cam teorisine baktığımızda eğer şartlar elverişliyse bireyin bilinç dışındaki dürtülerini harekete geçirdiğini görürüz.
Deney 5 Kırık Cam Teorisi
Kırık cam teorisi, eğer bir binada 1 tane cam kırılırsa ve o şekilde bırakılırsa çok geçmeden insanlar tüm camları kırmaya başlar. Fakat o kırılan camı hızlıca değiştirirseniz insanlar bir şey yapmaz der. Philip Zimbardo 1969 yılında suç oranının yüksek olduğu ve yaşam standartları yüksek olan 2 yerleşim yerine 1959 model araba bırakır. İlk yere bırakılan araba kısa sürede parçalanır ve çevredeki insanlar tarafından yağmalanır. Fakat yaşam kalitesi yüksek insanların olduğu yerdeki araca bir şey olmaz. Zimbardo ve öğrencileri bu arabaya minik hasarlar verdikten hemen sonra, çevredeki insanlar da araca hasar vermeye ve yağmalamaya başlar. Yani düşük seviyedeki bölgede arabanın başına ne geldiyse, aynı şey yüksek seviyedeki bölgede de gelmiştir. Kişiler, koşullar ve sahip oldukları değişmesine rağmen beklenmeyen bir kesim yanlış kişi konumunda olmuştur.
Çok başarılı suçlarla mücadele eden New York belediye başkanı Giulliani, her türlü toplumu rahatsız edecek, içgüdüleri serbest bırakacak ortamı oluşturmamak için çok çaba sarf ettik der. Sadece büyük suçlar değil, minik sorunları da çok önemsedik diyor. Mesela çöp atılmaması gereken yere biri çöp attıysa hemen müdahale ettik, birisi minik bir suç işlediyse hızlıca peşinden gittik diyor. Toplumun psikolojik olarak bu tip şeyleri doğalmış gibi düşünmesini engelledik diyor. Aslında birilerinin yanlış kişi olmasını engelledik.
Yanlış Kişi Yanlış Durumlarda Oluşur
Sonuç olarak baktığımızda belirli yetkinliklere sahip olsun ya da olmasın, kişilikler davranışları etkiler. Bu örnek deneyler ışığında, düşünün ki, belirli alanlarda sorunlar yaşayan bir kişinin belirli yetkinliklere sahip olması sebebiyle şirketinizde yönetici olarak konumlandırdığınızı. Ardından astlarına çeşitli talimatlar verip hem insani olmayan hem de etik olmayan birçok sonuçla karşılaştığınızı düşünün. Hayal etmekte zorlanıyor muyuz? Oysa dünyadaki tüm şirketlerde, yönetsel kademelerde buna benzer çeşitli kişiler var. Kimi işyeri adına kötü kararlar verirken, kimi çalışanlara mobing benzeri sıkıntılar yaşatıyor. Bazıları pozisyonunu ve erişim gücünü kullanarak illegal işlere bulaşmakta veya sosyal yaşamda bu kimliği kullanarak adil olmayan davranışlarda bulunmaktadır. Hatta yanlış kişi olarak diğer çalışanların istekliliğini ve verimliliğini düşürüp şirkete tarifsiz zararlar vermektedir.
Unutmayalım ki dünyanın gelmiş geçmiş en kötü seri katili paralelde başarılı bir öğretmen ve iyi bir aile babasıydı. Diploma işe aldırır fakat işe devamlılığı davranışlar belirler. Karşılaştığımız olumsuz durumları ve aldığımız geri bildirimleri çok net araştıralım. Çok minik bir cam kırığı diye es geçtiğimiz şey enkaza dönüşür ve önünü alamayız.