Yönetmek teorik ve pratik anlamda değerlendirilebilen farklı yapı ve farklı işleyişleri olan bir görevdir. Bir şeyi yönetmek için o konuda bilgi sahibi olmanızın yanında ona bir şeylerde katabilmeniz gerekebilir. Bu durumda ünvanınız yaratıcı yönetmen olur. Eksikleri gidermek, astınızı koordine etmek ve sorumlulukların rayında rutin bir şekilde ilerlediğini görmeniz gerekmektedir.
Sadece bu yönüyle bile yükü ağır olan bu ünvana layık görülen insanların gerekli yetkinliğe sahip olması beklenir. Bazı görevlerde başarılı bir yönetici görevini normal seyriyle gerçekleştiren kişi olmaktadır. Fakat günümuz iş yaşamında, hizmet ve organizasyonel şirketlerin sürekli kendini geliştirip üstüne ekleyerek veya eskiyi söküp atarak ilerlediğini görüyoruz. Burada asıl önemli kısım yöneticinin tutumu alışılagelmiş bir portremi yoksa enerjik ve yaratıcı bir cengavermi. Bu konu hakkinda örnek teşkil edeceğini düşündüğüm çok güzel bir olay var.
Dubai’nin gelecekte tükenecek petrol kaynaklarına karşın varlığını başka biçimlerde geliştirmesi ve örnek teşkil edecek atılımlar yapması gereğini savunan veliaht prens Muhammed Bin Raşit El Maktum, turizm sektörüne yatırım yapar. Öyle bir proje olmalı ki insanlar gördüklerinde Dubai olduğunu bilecek ve sadece bir simge olmanın dışında, önayak olup üstüne katacak bir turizm atılımı başlatacaktır. Cesur prens Burj El Arab gibi sıradışı ve her yönüyle bir ilk olabilecek projenin yönetilmesi işini deneyimsiz ama cesur kişilere vermiştir. Mimarlar, mühendisler ve tasarımcılar cesur, enerjik ve yaratıcıydılar. Bu proje sonunda dünyada birçok anlam da ilk olan bir otel ortaya çıkaran insanlar kendilerine olan inancı ve güveni boşa çıkarmamışlardır.
Tecrübeli ve Bilgisiz mi, yoksa Enerjik ve Yaratıcı mı?