Kurumlar personel ihtiyaçlarını tespit ettikten sonra bunu en az maliyetle tedarik etmek isterler. Neticede kar amacı güden kurumların en büyük handikapı maliyettir.
Kurum içinde yapılan tüm gelişmeler maliyet esası gözetilerek yapılır. Ki bunları teknolojik yatırım, personel istihdamı, yan haklar, tesis giderleri gibi zaruri ihtiyaçlar olarak değerlendirebiliriz. Örneğin tesise alınacak bir makinenin satın alımına müteakip oluşan maliyet-fayda analizi yani amortismanı hesaplanır. Eğer uzun vadede kar getirmeyecekse kiralama yoluna gidilir. Taşeron firmalarla yapılan temizlik, servis ve yemek personeli de buna bir örnektir.
Fakat personel istihdamı genelde işinde uzman ve tecrübeli kişilerle yapılır. Bazı öngörülü ve kaliteye önem veren firmalar ise bu hususta personel altyapısı oluşturmayı, kurumun uzun vadede daha çok kazanımı ve bunun kaliteye olumlu yansıyacağı kanaatindedirler. Bu yüzden stajyerlere ve personel eğitimine önem verirler. Futbol takımlarını düşündüğümüzde en iyi takımların kendi altyapısına değer verdiğini görürüz. Aynı işlemi bir kurumda yapmaya çalıştığımızda, uzun vadede kurum kültürüne odaklanmış, eğitim ve kariyer planlaması kurumun ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş yıldız personel ile karşılaşırız. Zor bir dönem inşa edilirken kurumun bu tip bir revizyona gitmesi en ideal karardır. Y ve Z kuşağını bu şekilde karşılıklı zarar görmeden istihdam edebiliriz.
İdeal ve öncelikli tercih edilebilecek bir kurum oluşturmanın başında çalışan odaklılık gelmektedir. Bu doğrultuda kurumun uzun vadede karizmasını oluşturacak temsilcilerin eğitim ve gelişimlerine önem verdiğinizde, potansiyel çalışanlar için bir tercih sebebi olabilmenin ilk adımını atmış olacaksınız.
Kendi kumaşınızı ölçülerinize göre dikebilirsiniz. Fakat başkasının ölçülerine göre dikilmiş bir kıyafet size tam olarak uymayabilir. Dolayısıyla tecrübeli personel ararken bu hususu göz önünde bulundurmanızda yarar olacaktır.