Bu yazımda bir meşhur sözü işlemek istedim. Gemi batarken önce kim atlar? Genelde halk arasında verilen cevap farelerdir. Son atlayan ise kaptan olur.
Peki ya gerçekte böyle midir?
Aslında işin özü biraz farklıdır. Metaforsa, metafor. Gerçeklikse, gerçeklik. Gemi batarken ilk yüzme bilenler atlar. Bu sözü geçtiğimiz yıl Peryön kongrede bir konuşmacıdan duymuştum. (affına sığınarak konuşmacıyı hatırlayamadım) Söz o kadar güzel ki. İçinde derin bir anlam yatıyor.
Gemi batarken en son yüzme bilmeyenler ve kendine güvenemeyenler atlıyor. Bu gerçekliği kurumlara uyarlarsak, kurumun geleceğini görmeyenler veya ilerleyişini beğenmeyenler ayrılırlar. Bir nevi gemi batmadan denize atlıyorlar. Öyle öngörülü kişiler de var ki, geminin batacağını anlamakla kalmıyor başka bir gemi buluyorlar denize düşmeden başka geminin güvertesine iniyorlar.
Gemilerden kastım kurumlar. Kurumların ömürleriyle ilgili yazımda detaylarına girmiştim. Kurumlar geçici, kişilerin kariyerleri baki diye. Kurum batar unutulur. Çalışan gider namı büyür.
Her sene kariyer dergilerinde transfer haberleri okuruz. Vay be bu adam gittiğine göre kurum bitmiş demektir. gibi yorumlar üretir veya duyarız. Aslında öyledir. Bir kişi giderse tüm prensipleri, iş yapışı, fikirleri ve hatta öngörüleri gider. Yerine gelen aynı kalitede değilse kurum kaybeder. İşte onlar çoğu kişinin görmek istemediği buz dağını görenler. Ne gemiler battı bu sularda. Batmaz demeyin, Şansınızı deneyin!
Siz siz olun geminin çatlama sesini duyarsanız hemen atlayın denize. Eğer başka bir gemi bulabiliyorsanız ona atlayın. Batan gemiden önce yüzme bilenler ve kendine güvenenler atlar. Sona kalan hezimet yaşar. Unutmayın batan geminin malları ucuza gider. Siz batmadan atlayın!